Suriye Arap Cumhuriyeti Hakkında

Günümüzde Suriye dünya üzerindeki en tehlikeli ülkelerden biri konumundadır. Daha basit bir dille anlatırsak, oraya gidemezsiniz, gidebilirseniz de gitmemelisiniz.

2011’in başlarında Esad rejimine karşı başlatılan ayaklanma çok geçmeden iç savaşa dönüştü. En büyük bedeli 200,000 kişinin bu çatışmalarda ölümü ve milyonlarca kişinin sürgüne mecbur bırakılması ile Suriyeliler ödedi. Uluslararası alanda ilgi görmeyen birçok trajedi yaşandı. Ne yazık ki bu olaylarda yardım görevlileri ve gazetecilerin de içinde bulunduğu batılılar da halka açık olarak hem kaçırılma hem de idam edilerek hedef alındılar. Suriye’yi ziyaret ederek bu iki riski de almış oluyorsunuz. Çatışma ortamından önce Suriye doğudaki en güvenli ülkelerden biriydi. Eski Şam şehrinde, çoğunlukla Müslümanların yaşadığı yerlerden Hristiyanların yoğunlukta olduğu bölgeye geçiş herhangi bir cephe hattını geçmeden, kolaylıkla yapılırdı. Suriye’yi asırlar boyunca evi olarak gören kilise kuleleri manzarayı cami minareleri ile paylaşır. Ağırbaşlı konuşan gençlerin Müslüman mı Hristiyan mı, Sünni mi Alevi mi, Kürt mü Arap mı olduğunu söylemenin imkansız olduğu kahve dükkanları, sayısı gitgide artan sanat galerileri, hamamlar gibi sayısız ortak alanlar da vardı. Burası cennet de değildi cehennem de. Fakat Suriye, özellikle kentsel Suriye, Orta Asya’daki en hoşgörülü ve barışçıl yerlerden biriydi. Bunların çoğu sıra dışı uzunluktaki bir zaman dilimini kapsayan ortaklaşa bir tarihten doğdu. Şam ve Halep dünya üzerindeki halen yaşanılan en eski yerleşim yerleri olduğu iddia edilen birkaç şehirdendir. En az 5000 yıldır, muhtemelen daha fazla süredir, Suriye’ye işgal edilen ve kaçan mültecilerin gelip bazen de gittiği görülür. Suriye, bu insanları, kültürleri ve büyük dinleri kendinden bir parça gibi görüp benimsemiştir. Sonuç birlikte yaşamaktan çok karmaşık bir mozaik olmuştur.

Bu sayede, Suriye’nin tarihi bölgeleri ülkenin bünyesindeki esas parçası olmuştur. Malule ve Şam’a yakın diğer Hristiyan şehirlerinin dışında, nerede insanların Aramice, İsa’nın dilini konuştuğunu görebilirsiniz ki? Ayrıca Şam’ın yönetiminin Emevilerin elinde olduğu 15 yüzyıl öncesinden bu yana başka nerede Müslüman ve Hristiyan ailelerin cami avlusunda gün batımında birbirleri ile bir arada olduğunu görebilirsiniz?

Ayrıca birçok yer Suriyelilerin günlük yaşamında arka plan olarak bulunur. Özel hayat genelde özenli bir şekilde gizli tutulup Şam’daki Azm Sarayı ya da Halep’in Avlulu evleri gibi hoş tasarımlı yerlerde, kapalı kapılar ardında yaşanır. Fakat Suriyeliler dışarıda da bir araya gelmeye bayılırlar. Sıklıkla, cuma gününün tadını çıkarmak ve yorgunluklarını gidermek için, Epemiye ve Palmira gibi antik roma kalıntılarının çevresinde, Krak des Chevaliers’in yakınlarında ya da Hama’nın su çarklarına karşı aileleri ve arkadaşları ile birlikte piknik yaparlar. Açık alanların bolca bulunduğu şehirlerde, souq’da (Çarşı) gezintiye çıkar, Şam’daki ünlü Souq al-Hamidiyya’daki Bakdash dondurmacısından dondurma alır ya da akşam geç saatte misafirler uğrar diye şekerli tatlıları arayıp bulur.

Bu basit zevklerin artık çoğu mümkün değil. Aileler bin bir parçaya bölünmüş durumda, halkın tümü güvenli yerlere kaçtı ve kimse ne zaman geri dönebileceklerini bilmiyorlar. Suriye’yi huzur içinde görecek kadar şanslı olan ziyaretçiler için olduğu gibi yerel halk için de geriye dönebilecekleri güne kadar daha masum bir zamandan geriye kalan bu kıymetli hatıralar kaldı.

Homs passagens aéreas

Homs